Bir ülkede, şehirde veya idari anlamda bir ayrım gözetmeksizin herhangi bir yerde konut arzı ve talebi arasında uyumsuzluk olduğunda orada yaşayan insanlar için bu durumun sonuçları vahim olabilir. Ekonomide atıl bekleyen konutlar varken insanlar bütçesine uygun kiralık veya satılık ev bulamıyorsa kamu yöneticileri bu durumun gerekçelerini araştırmalı, uygun çözümler önermeli veya sunmalıdır. Getirilen çözüm önerileri çok farklı başlıklar ve kategorilerde sıralanabilir. Biz de bu yazımızda vergi politikasının bu konudaki sorunları gidermede bir çözüm önerisi olup olamayacağını ele alacağız.

Bir ülkede, şehirde veya idari anlamda bir ayrım gözetmeksizin herhangi bir yerde konut arzı ve talebi arasında uyumsuzluk olduğunda orada yaşayan insanlar için bu durumun sonuçları vahim olabilir. Ekonomide atıl bekleyen konutlar varken insanlar bütçesine uygun kiralık veya satılık ev bulamıyorsa kamu yöneticileri bu durumun gerekçelerini araştırmalı, uygun çözümler önermeli veya sunmalıdır. Getirilen çözüm önerileri çok farklı başlıklar ve kategorilerde sıralanabilir. Biz de bu yazımızda vergi politikasının bu konudaki sorunları gidermede bir çözüm önerisi olup olamayacağını ele alacağız.

Konut Arz ve Talebi Arasındaki Uyumsuzluk

Konut arz ve talebi arasındaki uyumsuzluk çok farklı sebeplerden kaynaklanıyor olabilir. Eğer bu tarz bir krizi ABD gibi kapitalizmin doruğundaki bir ülkede ve Los Angeles gibi kalabalık bir şehirde yaşıyorsanız; varlıklı kişilerinin birden fazla eve sahip olması ve bunları kiralamaktansa yılın belirli zamanında kullanmayı tercih etmesi, Amerikan aile tipi tek kat konutların yaygınlığı, yeni konut inşa edecek alanın azlığı veya imara açılması konusundaki sıkıntılar temel gerekçeler arasındadır. Karşılaşacağınız sonuç ise çok sayıda insanın evsiz kalması ve ciddi bir evsiz krizidir[1].

Los Angeles Evsiz Hizmetleri Kurumu’nun (LAHSA) yayınladığı istatistiklere göre 2019 yılında 82.955 kişi evsiz kalmıştır. Söz konusu kurum aynı yılda 22.769 kişiyi bir eve yerleştirebilirken 2020 yılı Ocak ayı itibariyle Los Angeles’taki evsiz sayısının 66.000 kişi olduğu açıklanmıştır[2]. Bu rakam ülkemizde koca bir ilçenin veya yaklaşık Bayburt nüfusu kadar insanın ABD’nin sadece bir şehrinde evsiz kalması, parkların evsizlerle dolması, bazı caddelerin evsiz mahallesi olarak anılması ve sokakta kalan insanların hırsızlık, uyuşturucu ticareti gibi pek çok sosyal sıkıntıya neden olması anlamına gelmektedir.

Aynı uyumsuzluğa Barselona gibi bir şehirde denk gelseydik sadece evsiz kalmakla yetinmeyip ömürlük bir borcun altına da girmiş olabilirdik. 1997 yılında değiştirilen Arazi Kanunu ile beraber nereye ne inşa edileceği konusundaki inisiyatifin kamu makamlarından özel sektör temsilcilerine bırakılması, 1997 – 2007 yılları arasında şehirde 6,6 milyon gibi Almanya, Fransa ve İtalya’da inşa edilen mülkün toplamı kadar bir mülkün inşa edilmesi, bankaların açgözlü davranarak alım gücü yetersiz insanlara leblebi gibi mortgage kredileri dağıtması ve artan ev stokunun ev fiyatlarını azaltacağı mantığıyla olanlara göz yumulması bir balonun oluşmasına neden olmuştu.

ücretsiz e-belge görüntüleyici program, e-fatura görüntületileyici program

2008 krizi sonrası yaşanan yaygın işsizlik neticesinde mortgage kredisi alan insanların ödemelerini yapamaması bankaların ipotekli evleri satışa çıkarmasına neden oldu. Sonuçta alıcısı olmayan evler, bedelinin %60’ı kadar bir fiyatla satıldı veya bankaya geçti. Geri döndürülemeyen kredi bakiyesi, kredi faizi ve çeşitli masrafların mortgage kredisi alanlar üzerinde kalması, insanların hem evlerini kaybetmesine hem de altından kalkılması güç bir borcun altına girmelerine sebebiyet verdi[3].

Hong Kong gibi bir şehirde ise insanlar söz konusu uyumsuzluğunun farklı bir versiyonuyla yüzleştiler. Milyarder çıkarma konusunda dünyada ilk sıralara oynayan Hong Kong özerk yönetiminde gelir dağılımı adaletsizliği tavan yaptı[4]. Zenginler gökyüzüne uzanan gökdelenlerde hayatını sürdürürken nüfusun önemli bir kesimi “tabut evler” adı verilen birkaç metrekarelik kutu evlerde hayatlarını idame ettirmeye zorlandı[5].

Hong Kong’un bu krizi yaşamasında gelir dağılımındaki adaletsizlik dışında başlıca iki sebep vardı. Özerk yönetimin toprak sahipliğini elinde bulundurarak sadece %8 – 9 gibi bir alanı imara açması ve müteahhitlerin bu alanlara sahip olmak için kamuya ciddi tutarlar ödemesi birinci sebep olarak görüldü[6]. Neticesinde bu maliyet konut fiyat ve kiralarına yansıtılmaktaydı. İkinci sebep ise 1997’de yaşanan Asya Krizi’yle bağlantı olarak Hong Kong’un sosyal konut inşası projelerine uzun soluklu bir ara vermesiydi[7]. Sonuçta Hong Kong son 11 yılın en az güç yetirilebilen konutlarına sahip olma unvanını eline geçirdi[8].

Örneklerin sayısını arttırmak mümkün ve anlaşılabileceği üzere her uyumsuzluğun arkasında farklı bir hikâye mevcut. Hepsinden çıkarılacak dersler ve bazı ortak noktalar var. Bunlardan en önemlilerinden birisi söz konusu uyumsuzluğun bir krize dönüşmeden önce açık emareler göstermesi. Bu belirtilerin iyi analiz edilmesi gerekli. Bununla birlikte yetkililer tarafından bazı adımların atılmasında geç kalınması veya adım atılmaması, gözetim ve denetim eksikliği, uzun vadeli planlamanın olmayışı ise bu işin tuzu biberi.

Türkiye’de Konut Piyasasının Durumu

Ülkemizde konut piyasası dünya piyasalarındaki sıkıntılardan birer tutam alınarak hazırlanmış bir kokteyl gibi. Hem konut fiyatlarında hem de kiralarda balon oluştuğu algısına sebep olacak muazzam bir artış var.  Aynı artış elbette tüm dünyada söz konusu. Bu öyle bir artış ki konut ve ticari emlak danışmanlığı yapan şirketler tarafından Mart sonu itibariyle yıllık bazda 15 yılın en hızlı artışı olarak nitelendiriliyor. Konut fiyatları artışında Türkiye ilk sırada yer almış durumda ve konut fiyatlarında %32 gibi bir yükselme söz konusu[9].

Konunun uzmanları fiyatlardaki artışı pek çok farklı sebebe bağlıyor. Pandemi dolayısıyla artan düşük faizli kredi ve yardımlarla beraber piyasalara para pompalanması ile ev talebinin artması, kurdaki yükseliş ve salgın nedeniyle yaşanan durgunluk, maliyet artışı dolayısıyla yeni konut projelerinin duraksaması ve dolayısıyla arzın azalması, yeni konut fiyatlarındaki artışın ve kentsel dönüşüm projelerinin kiralık evlere olan talebi arttırması konunun uzmanları tarafından dile getirilen sebepler arasında.

Rakamları çok eskiye götüremesek de 2003 yılından itibaren konut arz ve talebi konusunda bazı tespitler yapabiliyoruz. Arz konusundaki istatistiklerde verilen yapı ruhsatı ve yapı izni rakamları ile ilk el konut satışı rakamları başı çekiyor. Geçmişte İnşaat Mühendisleri Odası’nın bu konuda yapmış olduğu güzel çalışmalar mevcut.[10] Odanın ayak izlerini takip ederek çalışmayı günümüze tahvil edip revize edilmiş rakamlarla 2013 yılından bu yana satılamayan ne kadar ek konut stoku bulunduğunu ortaya koyabiliriz[11][12].

2021 yılında ikinci çeyrek itibariyle 2013 – 2021(Haziran) yılları arasında inşa edilen konutlardan 1.542.592 adedinin satılamadan ülkenin konut stokuna eklendiği görüyoruz. Yapı ruhsatı alıp henüz tamamlamayan 715.207 adet konut projesini de hesaba katarsak satılamayan konut stokuna eklenen konut sayısı 2.257.799 olarak ortaya çıkıyor.  Bu rakam konutlar bakımından ülkemizde ciddi bir arz fazlası olduğuna işaret ediyor.  Aynı çalışmanın, yine revize edilmiş rakamlarla, göç alan ve yakın zamanda kira ve ev fiyatlarındaki artışla gündem olan İstanbul ili ölçeğinde de yapılması da olanaklı[13].

2021 yılında ikinci çeyrek itibariyle 2014 – 2021(Haziran) yılları arasında inşa edilen konutlardan 292.422 adedinin satılamadan İstanbul ilinin konut stokuna eklendiği anlaşılıyor. Yapı ruhsatı alıp henüz tamamlamayan 66.093 adet konut projesini de hesaba katarsak İstanbul ili için satılamayan konut stokuna eklenen konut sayısı 358.515 olarak ortaya çıkıyor. Aşağıdaki tablo 2013 – 2021(Haziran) yılları arasında konut piyasasındaki durumu daha açık görmemize imkân sağlıyor.

Türkiye’de konut satış rakamları yıllar geçtikçe artıyor, bununla beraber satışı gerçekleşen konutlarda sıfır konutun oranı giderek azalırken ikinci el konutun oranı artıyor. Kamu bankalarının devreye girip düşük faizli ev kredilerinin piyasaya enjekte edildiği 2019 ve 2020 yıllarında bile sıfır konut için durum hiç iç açıcı değil. Dahası bu yıllarda satılan konutlarda ipotekli konut kredisi(mortgage) kullanma oranı %20 – 40 arasında değişiyor ve satılan toplam konutun sadece %2,16’sının alıcısını yabancı uyruklular oluşturuyor. Yani bu konutları Türk halkı satın alıyor ve öyle bir alım tablosuyla karşı karşıyayız ki satılan konutların %80 – 60’ı arasında bunları satın alan kişiler konut kredisi kullanmaya dahi ihtiyaç duymuyorlar.

TÜİK tarafından yayınlanan Gelir ve Yaşam Koşulları Araştırması sonuçlarına göre 2013 yılında yaklaşık %20 civarı olan kiracılık oranı, 2020 yılında yaklaşık %26’ya çıkarken; 2013 yılında yaklaşık %61 olan ev sahipliği oranının 2020 yılında %57,80’e gerilediği tespit edilmiş bulunuyor[14]. Gelir İdaresi Başkanlığının verilerine göre gayrimenkul sermaye iradi elde eden faal mükellef sayısı 2013 yılında 1.550.164 kişiyken 2021 yılı haziran ayı itibariyle bu rakam 2.127.997 mükellefe erişmiş görünüyor. Aynı dönemde 11 milyon konutun satıldığı ve bu konutların yaklaşık 7,5 milyon adedinin alım gücü yüksek(muhtemelen yatırım amaçlı konut alan) kişilere satıldığı bir ortamda aynı dönemde GMSİ elde eden mükellef sayısındaki artış sadece 577.833 kişiden oluşuyor.

Düşen ev sahipliği, artan kiracılık oranları ve mükellefiyetteki gelişimi birlikte yorumlayacak olursak iki ihtimal göze çarpıyor. Birinci ihtimalde rakamlar evlerin belirli kişilerin elinde toplandığına, gelir ve servet dağılımdan ciddi bir bozulmanın yaşandığına işaret ediyor. Ev sahiplerinin kiraya verdileri bazı evleri Gelir İdaresi Başkanlığından gizlemiş olması da elbette ikinci bir ihtimal. Hazine ve Maliye Bakanlığının gerçekleştirdiği araştırmalar neticesinde bu şekilde emareler gösteren mükelleflere mektup göndererek 7326 sayılı Kanunla tanınan matrah artırımından yararlanmalarını istediği zaten basına yansımıştı[15] ama bu konuda net bir tespitte bulunmak zor.

Boş Ev Vergisi Uygulamaları

Boş Evler Vergisi(Empty Homes Tax) isimli bir vergiyi Kuzey Amerika’da uygulamaya koyan ilk ülke Kanada, şehir ise Vancouver şehri[16]. Bu vergi atıl olarak bekleyen konutların ekonomiye kazandırılması ve konut kiralarında belirli bir iyileşme sağlanması için devreye alınmıştı. Vancouver şehri mülkler itibariyle %1 gibi düşük bir kiralama opsiyonuna ve ülkedeki diğer tüm şehirlerden yüksek kira rakamlarına sahipti. Vergiden toplanan hasılatın mali olarak güç yetirilebilir konut imkanlarının yaratılmasında kullanılması planlanıyordu.

Boş Evler Vergisi, 2016 yılsonu itibariyle yasalaştı. Kanuna göre boş olarak beyan edilen, boş olduğu sayılan veya kararlaştırılan mülkler için sahiplerinin mülkün hesaplanan vergi değeri üzerinden %1 oranında Boş Evler Vergisi ödemesi gerekiyordu. Bu rakam 2020 yılından başlamak üzere %1,25 oranına çıkarıldı. Kişinin yılda 6 aydan fazla kendi ikameti olarak kullandığı evler, aynı sürede başkalarına kiralanan evler ile Kanunla düzenlenen (yıl içinde mülkün el değiştirmesi veya tamirata alınması gibi) 8 istisnadan birinin kapsamına giren evler için vergi ödenmesi gerekmiyordu. Mükellefler sahip oldukları mülkler için yıllık beyanname vererek bu mülklerin boş, dolu veya istisna kapsamında olduğunu beyan etmek zorundaydı. Verginin uygulamaya koyulması ile beraber Vancouver’daki mülklerde aşağıdaki gibi bir trendin yakalandığı gözlemlendi[17].

Uygulanan vergi neticesinde 2017 – 2019 yılları arasında ortalama 37,8 Milyon Kanada Doları vergi geliri elde edildi. Bu süreçte şehir yönetimi sadece beyana dayalı kalmaksızın aktif bir denetim politikası belirleyip hayata geçirerek denetimlerde aşağıdaki tabloda görülen sonuçlara ulaştı.

Denetimler sonucu kesilen cezalar neticesinde şehrin kasasına 2018 – 2020 yılları arasında ortalama 1,6 milyon Kanada Doları ek olarak girmiş oldu. Başlarda faydasız olduğu konusunda eleştiri alsa da Boş Evler Vergisi atıl evlerin kiralanmasında, bu konudaki kayıp ve kaçağın tespitinde ve vergi geliri sağlanmasında görece başarı sağladı.

Vancouver’ın başarısı Toronto kenti için de ilham kaynağı oldu ve 2022 yılından itibaren uygulanmak üzere bu şehir de vergi konusunda bir planı devreye aldı[18]. Kaliforniya’nın Oakland şehri de benzer prensiplerle çalışan Boş Mülk Vergisini(Vacant Property Tax) yasalaştırdı[19].  Los Angeles şehri evsizliği azaltmak ve kiralama opsiyonlarını arttırmak için vergiyi uygulamayı düşünmeye başladı[20]. Hong Kong satılamayan evlerin fiyatını düşürebilmek için 2018 yılında vergiyi tartışmaya açmış ve sonrasında ülkede çıkan bir takım karışıklıkların ardından askıya almıştı[21]. Şu an bir opsiyon olarak vergi halen Hong Konglu yöneticiler için masada bulunuyor.

Benzeri bir vergiyi Paris, Vancouver’dan çok daha önce 2015 yılında yasalaştırmış ve piyasadaki kira tutarının %20’si kadar boş evlerden vergi almayı öngörmüştü. 2017 yılında vergi oranı %60’a kadar çıkarıldı. İrlanda’da da vergi yakın tarihlerde gündeme geldi[22]. Tüm bu örneklerden anlaşılabileceği üzere Boş Ev Vergisi kulağa absürt gelse de kendisine uygulama alanı bulmuş ve belli dinamiklere dayanan bir vergi olarak literatüre girdi.

Türkiye’de Uygulanabilir Mi?

Boş Ev Vergisinin daha çok arzın sıkıntılı olduğu yerlerde uygulamaya koyulduğunu anlıyoruz. Peki, bizim ülkemizde arz sıkıntılı mı? Arzın az olması kadar fazla olmasının da net bir problem olduğunu öncelikli olarak kabul etmemiz gerekiyor. Buna karşın arzın fazla olduğu bir piyasada fiyatların düşmesini beklemeliyiz. Tam aksine saygın emlak sitelerinden birisinden alınan aşağıdaki tablolarda üç ilimizde konut fiyat ve kiralarındaki artışı metrekare üzerinden yıllara yaygın olarak görebiliyoruz[23].

 

Sorunlu bir arz ve bunun parçası konut fiyat ve kiralarına ilişkin tespitlerimizi sıralayacak olursak;

  1. Konut fiyat ve kiralarına ilişkin artışı gösteren tablolarda 3 şehir için en önemli ortak noktalardan birisi fiyat ve kiraların 2014 Temmuz tarihinden Temmuz 2019 tarihine kadar genel olarak bir artış seyrinde olması diyebiliriz. Aynı dönemde 100 liralık mal sepetinin 5 yıl sonraki değeri 173 TL(Değişim %73). Bu dönemde konut fiyat ve kiralarının enflasyondaki artıştan daha az bir oranda artış gösterdiği anlaşılıyor. Konut fiyat ve kiralarında reel olarak göreceli bir yıpranma görülse bile 2013 yılından bu yana boş ev stokuna 333.715 konut eklenmiş olmasına, yani arz fazlasına, rağmen fiyatların sert bir düşüş göstermediğini görüyoruz. Dolayısıyla lokomotifi inşaat olup arz fazlası yaratan bir piyasanın ülke insanın refahına yansımasının sınırlı olduğunu anlıyoruz,
  2. Konut fiyat ve kiralarına ilişkin ikinci ortak noktanın 2019 yılından itibaren rakamların yükselişe geçmesi ve 2020 yılının ortalarından itibaren şaha kalkması olduğu açık bir şekilde görülebiliyor. Temmuz 2019 tarihinden bu yana İzmir’de konut fiyatları %65, kiralar %66; İstanbul’da konut fiyatları %50, kiralar %88; Ankara’da konut fiyatları %61, kiralar %55 artış göstermiş bulunuyor. 2019 yılı Merkez Bankasının faizleri düşürerek, 2020 yılı ise Kamu Bankaların inisitiyatifi ile düşük faizli konut kredilerinin piyasaya pompalandığı yıllar. Aynı yıllarda ev sahipleri ve inşaat şirketlerinin düşük faizlere, fiyat ve kiraları yükselterek cevap verdiğini görüyoruz. Dahası 2018 yılı satış rakamlarına göre birinci el konut satışı 2020 yılı itibariyle %27,9 düşerken, ikinci el konut satışı %42,2 artış göstermiş durumda. İkinci el piyasasındaki şahlanmanın ekonomiyi ateşleme kapasitesine güvenmiyorsak bu rakamlar devletin düşük faiz politikasıyla piyasaya müdahalesini tamamen tartışmalı hale getiriyor.
  3. Devletin düşük faiz politikası ile piyasaya müdahale etmiş olmasının bizce en korkunç sonucu piyasadaki ev sahibi ve inşaat şirketlerinin algısının tamamen bozulmuş olması. Zira 2019 ve 2020 yılları itibariyle güzel kazançlar elde eden insanlar var. Tıpkı matrah artırımı bekleyen mükellefler gibi bu aktörlerin de düşük faize odaklanmış durumda olabileceğini değerlendiriyoruz. Önceki bölümde ele aldığımız gibi gelir dağılımda ciddi bir bozulma söz konusu ve konutlar belli bir kesimin elinde toplanmış vaziyette ise bu ev sahiplerinin fiyat ve kira konusunda direnç göstermesini gerektirir yeterince sebep bulunuyor. İnşaat maliyetlerindeki artışın da inşaat şirketlerinin fiyatlarında direnç oluşturma durumu var. Mültecilere koloni tipi iki kat fiyatlarla kiralık ev verme imkanı ise cabası. Ayrıca birinci el ve ikinci el konutların fiyatları da birbirileriyle etkileşim içinde. Dolayısıyla piyasa fiyatı üzerinde bir kontrol mekanizması oluşturmadan devletin yeniden düşük faiz politikasıyla piyasaya müdahale etmesinin sonuçlarının felaket olacağını düşünüyoruz.
  4. Devletimiz gerçekleştirdiği araştırmalarda belli şehirlerde, ilçelerde veya lokasyonlarda spekülatif amaçla evlerin boş tutulduğuna dair bir izlenim edinirse bu yerler itibariyle, piyasa aktörlerinin konuya ilişkin düşük faiz algı ve beklentisini değiştirmek maksadıyla veya ev sahiplerinin kira direncini kırma gayesiyle Boş Ev Vergisinin sınırlı olarak uygulanabilir olacağını düşünüyoruz.

2013 yılından itibaren İstanbul’un boş ev stokuna “eklenen” ev sayısı 385.515 ev kadar. Paris’in “toplamda” sadece 100.000 civarı boş evi kendisine dert ederek vergiyi uygulamaya koyduğunu belirtelim[24]. Elbette lokomotifinin inşaat olduğu varsayılan bir ekonomide konuta vergi koyulması cesaret isteyen bir iş gibi görünüyor. Son tahlilde konunun emlak vergisi ile bağlantısı yönünden de ayrıca değerlendirilmesi gerektiğini ayrıca belirtme ihtiyacı görmüyoruz.

[1] Vox, Los Angeles’s quixotic quest to end homelessness, https://www.vox.com/22420753/homelessness-los-angeles-skid-row-judge-carter-housing-crisis-zoning , Son Erişim 18.08.2021

[2] LAHSA, Los Angeles Homeless Count Result, https://www.lahsa.org/news?article=726-2020-greater-los-angeles-homeless-count-results , 18.08.2021

[3] Barcelona Metropolitan, Spain’s housing crisis, https://www.barcelona-metropolitan.com/features/report-home-truths/ , Son Erişim 18.08.2021

[4] Bloomberg, Bloomberg Billionaires Index, https://www.bloomberg.com/billionaires/ , Son Erişim 18.08.2021

[5] The Atlantic, The ‘Coffin Homes’ of Hong Kong, https://www.theatlantic.com/photo/2017/05/the-coffin-homes-of-hong-kong/526881/ , Son Erişim 18.08.2021

[6] Hong Kong Land’s Department, Land Disposal and Transaction, https://www.landsd.gov.hk/en/land-disposal-transaction/premium-rental-assessment.html, Son Erişim 18.08.2021

[7] ADBI, Housing Policies in Hong Kong, China and the People’s Republic of China, https://www.adb.org/sites/default/files/publication/183031/adbi-wp566.pdf , Son Erişim 18.08.2021

[8] Bloomberg, Hong Kong Homes Ranked World’s Least Affordable For 11th Year https://www.bloomberg.com/news/articles/2021-02-23/hong-kong-homes-ranked-world-s-least-affordable-for-11th-year , Son Erişim 18.08.2021

[9] BloombergHT, Küresel konut fiyatları artışında lider Türkiye, https://www.bloomberght.com/kuresel-konut-fiyatlari-artisinda-lider-turkiye-2281412 , Son Erişim 18.08.2021

[10] GazeteDuvar, Satılamayan konutlar-Plansızlığın sonuçları, https://www.gazeteduvar.com.tr/ekonomi/2019/03/27/satilamayan-konutlar-plansizligin-sonuclari , 19.08.2021

[11] TUİK, Yapı İzin İstatistikleri ve Değişim Oranları, https://data.tuik.gov.tr/Bulten/Index?p=Building-Permits-January-March,-2021-37461 , Son Erişim 19.08.2021

[12] TÜİK, İlk Satış ve İkinci El Satış Ayrıntısında İllere ve Yıllara Göre Konut Satış Sayıları, https://data.tuik.gov.tr/Bulten/Index?p=House-Sales-Statistics-June-2021-37470 , Son Erişim 19.08.2021

[13] TÜİK, 2014 – 2021 yılları arasındaki Yapı Ruhsatına Göre İl, Konut ve Diğer Alanlar ile Yapı Kullanma İzin Belgesine Göre İl, Konut ve Diğer Alanlar ve İlk Satış ve İkinci El Satış Ayrıntısında İllere ve Yıllara Göre Konut Satış Sayıları İstatistikleri kullanılarak hazırlanmıştır.

[14] SÖZCÜ, 2020’de 1,5 milyon konut satıldı ama ev sahipliği oranı düştü,

[15] Milliyet, Bakanlık’tan ev sahiplerine mektup! Ceza yememek için… , https://www.milliyet.com.tr/ekonomi/bakanliktan-ev-sahiplerine-mektup-ceza-yememek-icin-6570902 , 20.08.2021

[16] Vancouver, Empty Homes Tax, https://vancouver.ca/home-property-development/empty-homes-tax.aspx , 20.08.2021

[17] Vancouver, Empty Homes Tax Annual Report, https://vancouver.ca/files/cov/vancouver-2020-empty-homes-tax-annual-report.pdf , Son Erişim 20.08.2021

[18] Toronto, Toronto city council approves plan to implement vacant home tax, https://globalnews.ca/news/8032566/toronto-vacant-home-tax-2/ , Son Erişim 20.08.2021

[19] Oakland, Vacant Property Tax, https://www.oaklandca.gov/topics/vacantpropertytax , Son Erişim 20.08.2021

[20] Los Angeles Time, Coul Vacancy Tax Help LA’s housing crisis? , https://www.latimes.com/opinion/story/2020-06-21/editorial-could-a-vacancy-tax-help-l-a-s-housing-crisis-maybe-but-not-the-version-the-city-planning , Son Erişim 20.08.2021

[21] BloomberTax, Hong Kong May Tax Vacant Homes if Prices Keep Rising: JPMorgan,  https://news.bloombergtax.com/daily-tax-report-international/hong-kong-may-tax-vacant-homes-if-prices-keep-rising-jpmorgan , 02.08.2021

[22] IrishTimes, Minister will propose vacant property tax if there is ‘solid basis’ in data, https://www.irishtimes.com/news/politics/oireachtas/minister-will-propose-vacant-property-tax-if-there-is-solid-basis-in-data-1.4622702 , 02.08.2021

[23] Hepsiemlak websitesinden elde edilmiştir.

[24] Planitizen, Paris Targets Vacant Second Homes With 60% Tax, https://www.planetizen.com/node/92029/paris-targets-vacant-second-homes-60-tax , 02.08.2021

27 Ağustos 2021 /Boş Ev Vergisi(BEV): Boş Evin Vergisi Olur Mu?
Yasal Uyarı: @Vergipedia , Tüm hakları saklıdır - Yanlızca kaynak gösterilerek kullanılabilir.
ETİKETLER :

YORUM YAP

Bir Yorum Yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Son Yorumlananlar
Top
Menu